NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
ابْنُ
السَّرْحِ
حَدَّثَنَا ابْنُ
وَهْبٍ قَالَ
قَالَ
مَالِكٌ
وَقَدْ
أَجْلَى
عُمَرُ رَحِمَهُ
اللَّهُ
يَهُودَ
نَجْرَانَ
وَفَدَكَ
(yine İmam) Malik, dedi
ki: Hz. Ömer gerçekten Necran ve Fedek yahudilerini (Necran ve Fedek'ten) sürüp
çıkardı.
İzah:
Daha önce 3000-3003
numaralı hadis-i şeriflerde yahudilerin Medine'den sürgün edilişleri ve bunun
sebepleri açıklanmıştı. Mevzumuzu teşkil eden bu babdaki hadis-i şeriflerde
ise, yahudilerin, hıristiyanların ve diğer müşriklerin Arabistan yarımadasından
çıkarılmaları, orada müslümanlardan başka kimsenin bırakılmaması, kısaca
Arabistan yarımadasının müşriklerden temizlenmesi açıklanmaktadır. 3029
numaralı hadis-i şerifin şerhinde de açıkladığımız gibi, Rasûlüllah (s.a.v.)
vefatları esnasında, bütün müşriklerin Arap yarım adasından çıkarılmasını
vasiyet edince, bu vasiyetin yerine getirilmesi icabettiğinden Arap yarım
adasında bulunan müşrikler oradan çıkarılmışlardır.
Hıristiyanlar, Hz. İsâ
Allah'ın oğludur dedikleri için, Yahudiler de Uzeyr, Allah'ın dğludur,
dedikleri için müşrik sayıldıklarından, yahudilerle hıristiyanlar oradan sürgün
edilmişlerdir.
Tarih kitaplarından
açıklandığı üzere bu sürgün, Hz. Ömer devrinde gerçekleştirilebilmiştir.
Rasûlü Ekrem'in
vasiyyeti gereği, müşriklerin elçi olarak Arab yarım adasına girmelerine izin
verilmiş ve Hz. Nebi devrindeki gibi onlara devlet bütçesinden masraf edilerek
ikramda bulunulmuştur. Ancak onların hac mevsiminde, haram sınırlarına
girmeleri caiz görülmemiştir. Arabistan sınırları içerisine yerleşmelerine ise
asla izin verilmemiştir.
Hadis sarihlerinin
açıklamasına göre, 3032 numaralı hadis-i şerifte müslümanların küfür diyarına
yerleşmeleri ve kâfirlerin küfür alameti olan bir takım sembolleri İslâm
diyarında izhar etmelerine izin verilmesi yasaklanmaktadır. Binaenaleyh bir
müslümanın, keyfi olarak bir küfür diyarına yerleşmesi caiz olmadığı gibi,
kâfirlerin İslam diyarında küfür alameti olan bir takım sembolleri taşımalarına
ya da reklam etmelerine izin verilmesi de caiz değildir.
Arap yarımadasının
sınırları hakkında çeşitli görüşler vardır. Hanefi âlimlerine göre, bu
sınırlar şöyledir: "Arap yarımadası Tihame, Necid, Hicaz, Uruz ve Yemen
olmak üzere beş bölgeye ayrılır. Tihame; Hicaz'ın güney bölgesidir. Necid:
Hicaz ile Irak arasında bulunan bölgedir. Hicaz: Yemen dağlarından başlayıp
Şam'a kadar devam eden bölgedir. Bu bölgede Medine ve Amman şehirleri vardır.
Uruz: Yemame dahil olmak üzere Bahreyn'e kadar uzanan bölgedir. Hicaz'a: Necid
ile Yamame arasını ayırdığı için "Hicaz" adı verilmiştir.[Davudoğlu A.
İbn Abidin tercümesi VIII-456.]
Buralarda bir kilise
yada bir sinogog'un bulundurulmasına izin verilmediği gibi, bu sınırlar
içerisinde köylerde ve şehirlerde şarap ve domuz satılamaz. Müşriklerin burada
mesken sahibi olup yerleşmelerine izin verilemez.[el-Kâsânî, Bedayiussânayi'
VII-114.]
Esmai'ye göre, Arap
yarımadası uzunluğuna Yemen'in öteki ucundan Irak'ın Rif ine kadar, genişliğine
de Cidde'den Şam'ın etrafına kadar olan yerlerdir. Buna Cezire yani ada
denilmesi etrafı üç taraftan denizlerle geri kalan yerleri de nehirlerle
çevrili olduğu içindir. Araplara nisbet edilmesi ise Islamiyetten önceki
devirlerde de arapların yurdu olduğundandır.[Davudoğlu A. Sahih-i Müslim,
Tercüme ve Şerhi V11I-197.]